CENNET DOLUP TAŞMIŞ
Bir gün Padişah Nasreddin Hoca' ya sormuş.
Hocam ben ölünce cennete mi gideceğim yoksa cehenneme mi, söyle bakayım? demiş.
Hoca padişahtan korkmadan :
-Cehenneme gidersiniz padişahım? demiş.
Padişahın sinirden sakalları titremiş.
Bu durumu gören Hoca :
-Kızmayın padişahım ben aslında size cennete gidersiniz diyecektim fakat sizin cellatlarınızın kılıçlarıyla ölen suçsuz kişilerden cennet dolup taşmış.Bu yüzden cennete sığmazsınız diye cehenneme gidersiniz dedim, demiş
EŞŞEĞE YAZIK OLUR
Nasreddin Hoca hayvanlarına ağır yükler yükleyip onlara eziyet eden köylülerine iyi bir ders vermek istemiş. Bir gün eşeğine binerek köy meydanında dolaşmaya başlamış. İşin garibi dolu bir çuvalı da sırtına vurmuş, öyle geziyor. Şaşırıp sormuşlar :
- Yahu Hoca Efendi, hem eşeğin üzerindesin, hem çuvalı sırtında taşıyorsun. Nasıl bir iş bu ?
Hoca cevabı yetiştirmiş hemen :
- Zavallı hayvan, demiş. Zaten gece gündüz demeden hizmet ediyor bana. Sırtına bindiriyor, yüklerimi taşıyor, değirmeni çeviriyor. Bu kadar hizmetlerinden sonra dolu çuvalı da ona yüklemek istemedim. Bu yüzden ben vurdum sırtıma.
İÇİNDEN GİTME DE
Nasreddin Hoca'ya sormuşlar:
"Hocam, cenaze töreninde bir tabutun neresinde gitmek gerekir."
Nasreddin Hoca da soruyu sorana şöyle der:
"İçinde gitme de, neresinde gidersen git."
NEZLEYİM
Timurlenk, Akşehir'de karargah kurulunca şehir halkı adına Nasrettin Hoca ile eşraftan iki zat hatır sormaya gittiler. Kahveler içilip sohbet edildikten sonra, Timur sormuş :
- Karargahımı nasıl buldunuz?
Beylerden biri cevap vermiş :
- Çok güzel ama fena bir koku var!
Timur fena halde kızmış, yanındakilere " Alın şu adamı, boynunu vurun" demiş ve öteki beye dönmüş :
- Koku var mı?
Adam korkusundan :
- Ne münasebet efendimiz, misk-ü amber kokuyor, deyince Timur gene kızmış :
- Neresi misk kokuyor dalkavuk herif! Alın şununda boynunu vurun!
Sonra aynı soruyu Hoca'ya sormuş. Hoca bakmış pabuç pahalı yapıştırmış cevabını :
- Vallahi hükümdarım ne diyeyim, nezleyim burnum koku almıyor .
ATEŞ DÜŞTÜĞÜ ZAMAN
Nasreddin Hoca'nın evine tüccar arkadaşı misafir olmuş.Hoca ona mantı pişirip getirmiş. Arkadaşı acele edip mantıyı hemen ağzına atınca boğazı yanmış. Boğazının yandığını belli etmemek için başını tavana doğru dikmiş ve yanmanın etkisi gidince de başını tavandan indirmeyip sormuş :
-Hocam bu tavanı ne zaman yaptınız.
Hoca hemen :
-Boğazına ateş düştüğü zaman, demiş.
BAŞINI PENCEREDE UNUTMASIN
Nasreddin hocanın bir arkadaşı akşehire her ticarete gelişinde hocanın evine uğrar ona misafir olur yer içer yatar sonra giderdi ve her gidişinde bir ara sende bize uğra hoca derdi.
bu sebeple bir gün hoca hemarkadaşımı ziyaret edeyim hemde gönlünü razı edeyim diyerek arkadaşına gider.camda perdenin arkasında arkadaşının başını saklanmış vaziyette görür görünce sevinir ve kapıyı çalar kapıyı adamın karısı açar hoca kocan evdemi demeden kadın:
-kocam evde yok.ticaret için başka şehre gitti der.
hoca büsbütün bozulur ve çıkar gider bir iki adım attıktan sonra adamın karısına dönerek
kocana benden selam söyle ve ona deki bir daha evden çıkarken başını pencerede unutmasın.
HASSAS KOMŞULAR
Bir gün hoca şöyle üstü naneli bir tarhana çorbası olsada yesek diye hayal kuruyormuş.Az sonra küçük bir çocuk elinde üstü kapalı bir tasla kapıyı çalar.hoca sevinçle yoksa bana bir şey mi getirdin?diye sorar.çocuk:
-hocam annem hastada varsa bir tas çorba verirmisin?der.hoca kendi kendine söylenir.''Bizim komşularda amma hassas.Hayalini kurduğum çorbanın kokusunu bile ne çabuk aldılar''.
KİM HAKLI?
Nasreddin hoca'nın kadılık döneminde bir davacı gelir ve olup biteni anlatır.Hoca haklısın deyip gönderir.Biraz sonra dava edilen adam gelir oda olup biteni anlatır.Hoca onuda haklısın deyip gönderir.Olayları dikkatlice izleyen karısı hocaya gelerek;
-hocam ikisinide haklısın deyip gönderdin.Bir davada iki haklı olmazki.
hoca hiç düşünmeden cevap verir.
-Ne diyeyim hanım sende ''haklısın''.
SENİN GİBİLERE
Zengin ve kibirli bir adam hocaya gelerek:
-''Hocam duyduk ki parayı çok severmişsiniz!.....Nedendir acaba?''
Hocanın cevabı hazırdır:
-Senin gibilere muhtaç olmamak için.
|