ANA SAYFA
İletişim
Ziyaretşi defteri
Anket
Resimler
Kendi Şiirlerim
Komik şiirler
Güzel Sözler
Nasreddin Hoca Fıkraları
Osmanlı döneminden kıssalar
Mehter Marşları
Hesap Makinesi
Komik MSN Nickleri
Bunları Biliyormusunuz?
İlginç Bilgiler
İngilizce-Türkçe Sözlük
Bayram ve Kandil Mesajları
Türkler'in Orta Asyadan Göçü
Haftanın Hangi Günü Doğdunuz?
Eğlence(Kutulara X Koy)
Eğlence(Japonca İsminiz)
Eğlence (TerstenOkuma)
Eğlence (Köpek Yılına Göre Yaşınız)
Eğlence (Ne Kadar Hızı Yazıyorsunuz?)
Eğlence (Sayı Tahmin Et)
Eğlence (Tıklama)
Göz Yanılmaları
Binom Açılımı (Öğretici Bir Video)
Komik Resimler
Oyun İconları
Karnem.Net (E-Karne)
100 Dilde Seni Seni Seviyorum
İddaa Sonuçları
Esrarengiz Yerler ve Olaylar
Oyunlar
Osmanlı ve Padişahlar
Dil Anlatım
MSN İfadeleri
Hareketli Resim Galerisi
T.C Cumhurbaşkanları
Atasözleri
Öldüren Sorular ve Cevaplar
A'dan Z'ye Güzel Sözler
Deprem Hakkında Bilgiler
İcatlar Kronolojisi
Modern Bilimin Gelişimi
Bilim Tarihi
Tarihimizde İbretli Olaylar
Bilgisayar ve İnternet Tarihi
Bulmaca
Sizin Siteniz
Travian'da terk edilmiş bölge çeşitleri
Harita ve Uydu Görüntüleri
Canlı Tv İzle
Karmaşık Sayılar
Hesap Makinası
site tasarım
Arama motoru yapıldı
resim
Açılır hm
Yeni sayfanın başlığı
ap
Yeni3
yeni2
deneme
Y
123

                      TÜRKLER'İN ORTA ASYADAN ÇIKIŞI VE GÖÇLER

Türklerin tarih içerisinde çok geniş bir coğrafyaya yayıldıkları ve göç ettikleri bölgede güçlü devletler kurduklarını biliyoruz. Bu Türk göçleri, atalarımızın ilkel göçebe bir toplum yapısına sahip oldukları gibi, yanlış ve haksız bir iddianın da mesnedi olarak gösterilmeye çalışılmıştır. Halbuki bu göçlerin sebep ve sonuçları göz önüne alındığında, Türklerin ilkel göçebe bir anlayışla değil, aksine, kendine has yüksek bir kültür ve medeniyetin sahibi ve yayıcısı olarak göç ettikleri görülür. Dünya üzerinde atı ilk kez ehlileştiren ve onu binek hayvanı olarak kullanan Türkler, atın sağladığı hız ile yüksek devlet ve toplum telâkkilerini geniş coğrafyalar üzerinde hâkim kılmıştır. Konar göçer, atlı yaşantının temelinde büyük oranda hayvancılık ve kendine yeterli bir ziraat kültürü yer alır. Dolayısıyla, Türk göçleri bu yaşantıya uygun olan sahalara doğru olmuştur. Hem Türk tarihi hem de Dünya tarihi üzerinde çok büyük tesirleri olan bu göçlerin birçok sebepleri vardır.



Bu sebepleri şöyle sıralayabiliriz:

1-GÖÇLERİN SEBEPLERİ
İktisadî ve Sosyal Sebepler: Daha çok hayvancılıkla geçimlerini sağlayan Türkler, kuraklık, salgın gibi tabiî olayların etkisiyle göç etmek zorunda kalmışlardır. Otlakların yetersiz kalması veya nüfusun artması, Türkleri, iklimi ve coğrafyası müsait yeni bölgelere sevk etmiştir. M.S.IV. yüzyıldaki Hun göçlerinde, Orta Asyada hüküm süren "kuraklık"ın etkili olduğunu biliyoruz.
Toprağın artan nüfusu besleyemez hâle gelmesi veya hayvanlar için yeterli otlakların kalmaması, iktisadî düzeni sarstığı zaman, Türkler, kendi yaşantılarına uygun, tabiatın zengin ve nispeten nüfusun az olduğu bölgelere yönelmişlerdir. Selçuk Bey ve Arslan Yabguya bağlı Türkmenlerin Horasan ve Harezme göçmeleri veya XI.-XII. yüzyıllarda, Anadolunun Selçuklular tarafından fethinde bu durumu görebiliriz. Siyasî Sebepler: Yabancı kavimlerin baskısı veya kendi aralarındaki hâkimiyet mücadelesi göçlerin diğer bir sebebidir. Meselâ XI. yüzyıldaki Kitanların hücumu Türklerin batıya göçlerini beraberinde getirmiştir. Orhun-Yeniseydeki Uygur Devletinin 840 yılında yine bir Türk kavmi olan Kırgızlar tarafından ortadan kaldırılması, Kutlu yurt Ötügenin elden çıkmasıyla neticelenmiş ve Uygurlar, Turfan, Kansu, Tarım Havzası gibi daha güneydeki bölgelere göç etmek zorunda kalmışlardır. Belki de Uygurların meşhur "Göç" destanı bu olayın hatırasını taşımaktadır.
Destanda vatanı sembol eden "Kutlu Dağ"ın Çinlilere verilmesi ve Çinliler tarafından dağın parçalanarak Çine götürülmesi, ülkede felâket ve kuraklığa sebep olur ve bütün canlı cansız mahlûkat "göç, göç" diye inler. Bu ilâhî emre uyan Uygurlar, Beşbalıgın olduğu yere gelerek beş ayrı şehir kurarlar. İlkel göçebelerde görülmeyen bu mukaddes vatan anlayışı, istiklâl ile perçinlenmektedir. Türkler, istiklâlini kaybetmektense göç etmeyi yeğlemişler ve kendilerine yeni vatan aramışlardır. Türklerdeki bu güçlü vatan oluşturma ve devlet kurma geleneği, atalarımızı yeni fetihlere sürükleyen diğer önemli bir sebeptir. Zaman içerisinde, dünyayı huzur ve sükûna kavuşturmayı, insanları adalet ve eşitlik içinde yönetmeyi töresinin bir hususiyeti olarak hedefleyen bu fütuhat anlayışı, Türklerde, "Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi"nin doğmasını sağlamıştır.
Dolayısıyla Türk göçleri ilkel göçebe anlayışından farklıdır. Göçebeler vatan kavramını tanımayan, nerede duracağı belli olmayan ilkel topluluklardır. Türkler ise vatan kabul ettikleri ülkede, belirli yaylak ve kışlaklar arasında yaşayan "töreli" bir millettir. Bu sebeple eski Türkler konar göçer bir hayat yaşamaktaydılar.
2-TÜRKLERİN YAYILDIKLARI BÖLGELER
Milâttan Önce Türklerin Yayıldıkları Sahalar: Altay-Sayan dağlarının kuzey-batı kesimlerinde yaşayan Andronovo kültürü insanı, M.Ö.1700lü yıllarda Altay, Tanrı dağları ve Maverâünnehir e kadar olan bölgelere uzanmaktaydı. M.Ö. 1100 yıllarında aynı kültür Çinin kuzeyindeki Ordos ve Kansu bölgesinde görülmekteydi. M.Ö. IV. yüzyıldan itibaren Hazar ve güney Rusya da Türklerin yaşadıkları bölgeler arasına girmiştir. Bu duruma en iyi örnek mühim bir kısmını Türk kabilelerinin oluşturduğu, konar göçer, atlı kültüre sahip bir kavimler topluluğu olan İskitler (Sakalar)dir. İskitler, M.Ö . VIII. yüzyılda, Orta Asyanın Tanrı dağları ile Hazar denizi arasında kalan geniş bozkırlarında yaşarlarken, daha sonra göç ederek, Karadenizin kuzeyinde, İtil ve Tuna nehirleri arasındaki düzlüklere yayılmışlardır. M.Ö. VI.-IV. yüzyıllar

 

Beğen



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol